Sempozyumlar
|
AMAÇ 2017 TESKON kongre temasını "Bütünleşik Performans" olarak belirlemiştir. Disiplinlerarası uyumlu işbirliklerini öne çıkaracak olan bu vurgunun özellikle uluslararası arenada yapım sektörünün başarısına ışık tutması beklenmektedir. İçinde yaşadığımız yapılı çevrenin kalitesi, yapım sektöründe ciddi süre ve maliyet kısıtları altında faaliyet gösteren bütün paydaşların hangi disiplinden gelirlerse gelsinler birlikte uyum içerisinde çalışabilmeleriyle doğrudan ilişkilidir. Kongre, yapı üretim süreçlerinin disiplinlerarası işbirliği çerçevesinde yeniden düşünülmesi için bir zemin oluşturmuştur. Mimarlık disiplini bünyesinde "Bütünleşik Tasarım" özellikle yapı fiziği alanı ile ilişkili olanlar için son yıllarda giderek önem kazanan bir konu olmuştur. Gelişen Yapı Bilgi Modelleme (YBM – "BIM") sistemleri ile disiplinlerarası birlikteişlerlik problemlerinin çözümüne kısmi de olsa önemli katkılar yapılmıştır. Mimarların çalışmalarını henüz tasarım aşamasında mühendisler ve danışmanlarla sayısal ortamlarda paylaşabilmesi ile ekip halinde düşünmenin önü açılmaktadır. Böylece ancak şantiyede kendini gösteren, çözümü maliyetli veya imkansız sorunlar, henüz tasarım aşamasındayken mimar ve mühendislerin işbirliği ile giderilebilmektedir. Sempozyum, yüksek başarımlı binalar için bütünleşik tasarımın önemini vurgulamayı ve ülkemizdeki üretim süreçlerinde yaşanan ve yaşanacak olan değişimleri ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Bu doğrultuda sadece yazarların kendi özgün araştırmalarını tanıtan bildirileri biraraya getirecektir. KONULAR
SEMPOZYUM YÖNETİCİSİ |
|||
|
||||
|
AMAÇ Intergovermental Panel on Climate Change, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2014 sonunda yayınladığı 5. Değerlendirme Raporu`nda "Küresel ortalama sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması gerektiğini açıklamıştır. Bilim adamları, sera gazı emisyonlarının artmaya devam etmesi ve eşiğin aşılması durumunda, küresel ısınmanın geri döndürülemez olacağını belirtiyorlar. Bilimsel çalışmalar bu eşiğin endüstri devrimi öncesi sıcaklıklara göre 2˚C ile sınırlanması gerektiğini işaret ediyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, COP21 (Conference of the Parties) veya CMP11 (Meeting of the Parties), Paris`te 30 Kasım – 11 Aralık 2015 tarihleri arasında yapıldı. Toplantıya katılan 195 ülke küresel bir sözleşmeye, sera gazlarını sınırlayabilmek için emisyonları azaltmak üzere Paris Antlaşması`na, oy birliğiyle karar verdiler. 12 sayfalık belgede, küresel ısınmayı 2°C değerinin de epey altına indirmek amacıyla, en kısa zamanda ve ellerinden geldiği oranda karbon çıktılarını azaltmayı kabul ettiler. Türkiye, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü`nü 12 yıllık gecikmeyle imzalamış ve 1 Ekim 2015`de BM`ye sunduğu Ulusal Düzeyde Belirlenmiş Katkı Niyeti, INDC (Intended Nationally Determined Contributions) belgesinde, 2030 yılı itibariyle referans senaryoya göre sera gazı emisyon artışını yüzde 21 azaltmayı taahhüt etmiştir. Avrupa Birliği, karbondioksit yayılımını azaltmaya yönelik ilk adımı 4 Ocak 2003 tarihinde Binalarda Enerji Performansı Direktifi (2002/91/EC), EPBD ile atmıştır; birlik üyesi ülkelerin binalar için bir enerji belgelendirme, sertifika sistemi oluşturmaları istenmiştir. 2010 yılında yeniden düzenlenen direktif (2010/31/EU), bina kabuğunun yalıtım özelliklerine oldukça sıkı kısıtlamalar, üye ülkelere minimum enerji gereksinimi konusunda somut hedefler getirmiştir. Öncelikle, farklı kullanım şekillerine göre referans binaların oluşturulması, bu binaların yaşam süreçlerini dikkate alan "optimum maliyet"e dayalı yönetmeliklerin hazırlanması ve amaca ulaşmak için yapılacak geliştirme yöntemlerinin tanımlanması gerekmektedir. Avrupa enerji hedeflerine göre, kamu binaları 2018/2019, diğer binalar da 2020/2021 yılına kadar "yaklaşık sıfır enerjili binalar", nZEB olacaktır. Avrupa Birliği Komisyonu, binaların enerji performansı ile ilgili standartları hazırlama ve üye ülkelere yardımcı olma görevini CEN, "European Committee for Standardization" e vermiştir. Bir binanın enerji verimliliğinin hesabı, binanın ve çevrenin özellikleri yanında ısıtma, soğutma, havalandırma, sıcak kullanım suyu ve aydınlatma gibi hizmetleri sağlayan teknik sistemlerin performansını da içerir. Binaların enerji performansları ile ilgili ikinci nesil standartların hazırlanması Avrupa Birliği`nin teşviki ile 2011 yılında başlatılmıştır. Bu gelişme, CENTC371 "Binaların Enerji Performansı Direktifi, EPBD Program Komitesi" tarafından konuyla ilgili diğer 5 CEN/TC komitesi liderleriyle koordine edilerek yönetilmiştir. Üye ülkeler ile yakın işbirliği içerisinde yürütülen çalışmaların daha sonra ulusal mevzuatlara yansıtılması beklenmektedir. Böylece direktifin uygulanmasında bir bütünlük sağlanacak ve ulusal seviyede doğru ve etkili bir şekilde kullanılacaktır. Bu kapsamda ilk olarak, şemsiye standart olan FprEN15603:2014 ele alınmış ve kaba haliyle yayınlanmıştır. EPBD (Energy Performance in Buildings Directive) yayınlandığından beri birçok üye ülkede kodlar, yönetmelikler ve yazılımlar geliştirilmiştir. Avrupa Birliği bu çalışmaları harmonize edebilmek için büyük çaba harcamaktadır. Ne yazık ki hazırlanan yazılımların çok azı CEN standartları ile tam uyumludur. Bu nedenle önümüzdeki süreçte, bu konuda ülkemizde de çalışmalar yapılmalıdır. Binalarda Enerji Performansı Direktifi ile mevcut ve yeni yapılacak binalarda düzenli bir denetim ve değerlendirme mekanizması kurularak binalarda enerjinin daha verimli kullanılması amaçlanmaktadır. AB`deki 160 milyon binanın (Tükiye`de 8.5 milyon bina, %86`sı konut), birliğin enerji talebinin % 40`lık bir bölümünü oluşturması (Türkiye`de %31) ve toplam karbondioksit yayılımının % 40`ını gerçekleştirmesi nedeniyle binalarda enerji verimliliğinin sağlanması son derece büyük bir önem arz etmektedir. Türkiye, 18/04/2007 de 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu`nu kabul etmiş, 2008 yılında Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliği, TS 825 i yenilemiş ve 5 Aralık 2008 tarihinde 27075 sayılı Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle kapsam dahilindeki binaların Enerji Kimlik Belgesi (EKB) alması yasal olarak zorunlu kılınmıştır. Binalara EKB verilebilmesi için binaların enerji performanslarının belirlenmesi gerekmektedir. 07.12.2010 tarihinde "Binalarda Enerji Performansı Ulusal Hesaplama Yöntemine Dair Tebliğ (Tebliğ No: YİG/2010-02)" ile binanın enerji tüketimine etki eden tüm parametreleri değerlendirmek ve enerji performans sınıfını belirlemek için bina enerji performansı "hesaplama yöntemi" yayınlanmıştır. BEP TR yazılımı bu amaçla hazırlanmıştır. Yeni versiyonunun çalışmaları hala devam etmektedir. Modüler bir yapıda olup hesaplarda Avrupa standartları esas alınmıştır. Binalar aslında çok daha karmaşık bir yapı arz ederler. Çok farklı geometriler, tipolojiler ve kullanım şekilleri vardır; binalarda hem mal sahipleri, hem kiracılar oturur, apartman bloklarının yanında, mustakil evler ve siteler de yaygındır. Bu nedenle düzgün ve çekici finansal kaynakların sağlanması ve özellikle özel finans kuruluşlarının harekete geçirilmesi gerekmektedir. Mevcut binaların enerji tüketimlerinin azaltılması ve bunların ısıtma sistemlerinin verimlerinin arttırılması önemli bir adım olacaktır; sanayinin rekabetçi çözümler bulması beklenmektedir. Tesisat projelerinde, bütünleşik tasarım uygulamaları bir ilk adım olabilir. Enerji ihtiyacının yerel kaynaklarla karşılanması, yerel ağlardan yararlanılması ve enerjinin depolanması önerilen çözümler arasında yer almaktadır. Üye ülkeler arasında uyumun sağlanabilmesi açısından CEN, "European Committee for Standardization" tarafından hazırlanan CEN TC 228, "Binalarda Isıtma Sistemleri ve Sulu Soğutma Sistemleri" standartları çok önemlidir; ileride kurulacak akıllı enerji alt yapısının temellerini düzenleyeceklerdir. Bölgesel ısıtma sistemleri de burada ele alınmaktadır; aynı mantık bölgesel soğutma sistemleri için de kullanılabilir. Isıtma ve sıcak kullanım suyu için harcanan enerji (özellikle konutlarda), toplam enerji tüketimi içerisinde önemli bir paya sahip olduğundan binanın enerji kayıplarını azaltmanın (yalıtım ve maliyet etkin U değerlerinin tespiti ve uygulanması) yanında ısıtma teknolojilerinin de geliştirilmesi CO2 salınımını azaltmak açısından yararlı olacaktır. Bu noktada ısı pompalarının kullanımının ve doğrudan gaz motorlarıyla tahriklerinin ön plana çıkacağı, kazanların yerini alacağı düşünülmektedir. Uygulanabildiği yerlerde bölgesel ısıtma, güneş ve rüzgar enerjisi, özellikle enerji kaynaklarının birlikte kullanıldığı esnek, hibrid sistemler de unutulmamalıdır. Yeni sistemlere verilecek teşviklerde performansın ön plana çıkarılması, uygulanmış örnek projelere refere edilmesi, verimsiz sistem ve cihazların kullanımının ve üretilmesinin yasalar çerçevesinde engellenmesi, uzun vadeli düşük faizli kredilerin sunulması, kullanıcı tarafındaki yönetimi çekici kılacak enerji tarifelerinin düzenlenmesi akla ilk gelen fikirlerdir. Karbon ticareti önümüzdeki yıllarda kaçınılmaz olacaktır. Çok boyutlu olan binaların enerji performansının geliştirilmesi konusu, başından beri TESKON kongrelerinde ele alınmakta ve bu kapsamdaki çalışmaların sunumu önemli bir yer tutmaktadır. Bu konu, son dört kongrede özel sempozyumlarda ele alınmıştır. 13. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi kapsamında da "Binalarda Enerji Performansı" Sempozyumu düzenlenecektir. Bu alanda çalışan akademisyenler ve sektör temsilcilerini katkıda bulunmaya davet ediyoruz. KONULAR
SEMPOZYUM YÖNETİCİSİ |
|||
|
||||
|
AMAÇ Çok çeşitli teknolojiler ve sistemler vasıtasıyla günümüzde yaygın olarak kullanılan iklimlendirme sistemlerinin amacı bu ortamı kullanan insanlara kabul edilebilir kalitede konforlu ve temiz iç ortam havası hazırlamaktır. Bu amaçlar gerçekleştirilirken enerji tüketiminin minimum olmasına da dikkat edilmelidir. İklimlendirme işlemi yapılacak bir hacim için uygun sistemin seçimi, sistemin ekonomikliği ve güvenilirliğinin yanında hacimde çalışan, ikamet eden veya muhtelif vasıtalarda seyahat edenler için ısıl konforun ve temiz bir ortam havasının sağlanması da konuyla ilgili mühendislerin ilgi alanına girmektedir. Isıl konfor "ısıl çevreden memnun olunan düşünce hali" olarak tanımlanmaktadır ve çalışılan ortamın ısıl koşulları insan verimliliğini etkilediği için ısıl konfor ergonominin bir konusu olarak da ele alınmakta ve incelenmektedir. Konforlu olmayan bir ortamda ikamet eden veya çalışan bir insan üzerindeki pozitif veya negatif ısıl yük, dikkatin dağılmasına ve neticesinde performansın düşmesine sebep olabilmektedir. Tüm bu yönüyle düşünüldüğünde ısıl konfor ısıtma, soğutma ve havalandırma sektörü için son derece önemli bir konudur ve detayları ile tartışılması önem arz etmektedir. Konu ile ilgili akademisyenleri ve sektör temsilcilerini aynı platformda buluşturarak güncel araştırma sonuçlarının tartışılacağı, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin paylaşılacağı sempozyuma tüm araştırmacıları çalışmaları ile katkıda bulunmaya davet ediyoruz. KONULAR
SEMPOZYUM YÖNETİCİSİ |
|||
|
||||
|
AMAÇ İç Hava Kalitesi Sempozyumu 2007 yılından beri TESKON dahilinde düzenlenmektedir. Çevre ve Makina Mühendislikleri, Biyoloji-Biyomühendislik, Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Halk Sağlığı, Adli Tıp bölümlerinden katılımlarla sempozyuma ilgi artarak devam etmektedir. İç hava kalitesi ile ilgili, listelemiş olduğumuz ancak doğal olarak bunlarla sınırlı olmayan alanlarda çalışan araştırmacıları, çalışmalarını aktarmak, fikir alışverişinde bulunmak ve İç Hava Kalitesi ile ilgili çalışmaların ülkemizdeki gelişimine katkıda bulunmak üzere TESKON-2017 VI. İç Hava Kalitesi Sempozyumu`na davet ediyoruz. İç Hava Kalitesi çok disiplinli bir alandır. Dolayısıyla, ortak faydada daha verimli ve etkili bilimsel çalışmaların tohumlarının atılacağı bir ortam oluşturulması ilk hedefimizdir. Ek olarak, iç hava kalitesinin insan sağlığı açısından önemi konusunda toplumun bilinçlenmesine profesyoneller yoluyla katkıda bulunulması amaçlanmaktadır. İÇ HAVA KALİTESİ SEMPOZYUMU İnsanlar zamanlarını, %90`ı geçen oranlarda iç ortamlarda geçirmektedirler. Dolayısıyla, bu ortamlardaki kirleticiler ve bunların iç hava ve ev tozundaki derişimleri, ortaya çıkabilecek gerek kısa vadeli gerekse uzun vadeli sağlık etkileri açısından kritik bir rol oynarlar. Bu sağlık etkileri, iş-okul saati kaybına yol açacak hastalıklardan, geçici olarak ortaya çıkan spesifik olmayan semptomlara kadar değişkenlik göstermekte ve doğrudan veya dolaylı olarak iş-okul performansı kaybına sebep olabilmektedir. Ülkemizde iç hava kalitesine araştırmacıların ilgisi genişlemekte, bu alanda yapılan çalışmaların sayısı hızla artmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, 2007`de ilki yapılan ve 10 yıl sonra 2017`de altıncısı düzenlenecek olan İç Hava Kalitesi Sempozyumu, bu bilim alanında ülkemizin geldiği noktayı ortaya koyması ve henüz oluşmakta olan, gerek mesleki gerekse halk bilincinin bina edilmesi için son derecede önem taşımaktadır. KONULAR
SEMPOZYUM YÖNETİCİSİ |
|||
|
||||
|
AMAÇ Bilgisayar teknolojilerinde son 20 yılda sağlanan ilerlemeler beraberinde, bu amaca hizmet edebilen, bilgisayar destekli analiz ve simülasyon odaklı görev yapan mühendislik yazılımlarının geliştirilmesinin de önünü açmıştır. Bu yazılımlar yapısal çerçevede fiziksel tasarım kabiliyetine sahip olmakla kalmamış, tasarımı üzerinde çalışılan mühendislik sisteminin operasyonel incelemesini yürütebilecek bir donanıma sahip olacak şekilde kurgulanmıştır. Bu yazılımların kullanımının yaygınlaşması ve simülasyon çalışmalarının geleneksel hale gelmesi beraberinde başarı hikayelerine, uygulanan yöntemlere, kullanım sahalarına, kullanıcı firma/üniversite bazlı tecrübeye dayalı aktarım ve dönüşlerin de artmasına neden olmuştur. Bu durum bilgisayar destekli simülasyon çalışmaları yürüten endüstriyel uygulayıcıların, bilim insanlarının, proje yürütücülerinin ve araştırmacıların arasındaki bilgi akışını sağlayacak bir platformun da gerekliliğini işaret etmiştir. İlki 2015 yılında gerçekleştirilen Simülasyon ve Simülasyon Tabanlı Ürün Geliştirme Sempozyumu ile ülkemizde simülasyon araçlarını kullanarak ürün geliştiren araştırmacılar, akademisyenler ve farklı sektörlerde çalışan mühendislerin bir araya gelerek sektörler arasında bilgi paylaşımının sağlanmasının ötesinde bu kulvarda bir network oluşturulmasının adımları da atılmıştır. TESKON 2017 bünyesinde ikincisini düzenlenecek olan Simülasyon ve Simülasyon Tabanlı Ürün Geliştirme Sempozyumu‘na ilgili tüm araştırmacıları davet ediyoruz. KONULAR
SEMPOZYUM YÖNETİCİSİ |
|||
|
||||
|
AMAÇ Soğutma işlemleri, konfor, sağlık, gıda teknolojileri ve endüstriyel uygulamalarda geniş bir yer tutmakta olup yeni teknolojilerle sürekli gelişmekte olan dinamik bir alandır. Üniversiteler ile sektör firma ve temsilcilerini aynı platform altında buluşturacak olan bu sempozyumda, soğutma ile ilgili bilimsel ve teknolojik gelişmelerin paylaşılması, yeni uygulama teknikleri ile araştırmaların sunulması ve tartışılması amaçlanmaktadır. Tüm uzmanlarımızı bilgi ve birikimlerini paylaşmaya davet ediyoruz. KONULAR
SEMPOZYUM YÖNETİCİLERİ
|
|||
|
||||
|
AMAÇ Termodinamik bilim dalı ile ilgili öğretimde ve uygulamalı araştırmada, termodinamiğin kendi içinde ve yakın bilim alanlarında bütünleşik yaklaşım temel esastır. Enerji ve dönüşümleri ile ilgili sistemlerin tasarımı, üretimi ve işletimi aşamalarında ulusal uluslararası standartların sürdürülebilirlik ve verimlilik ölçütleri ancak bütünleşik performansla sağlanabilir. Termodinamik Sempozyumu kapsamında sunulacak bildirilerin, multidisipliner bilgi donanımının esas alındığı tasarımı, yapımı ve işletimi gerçekleştirilen termodinamik sistemlerin tesisat verimlerinin arttırılmasının işlendiği, özgün örneklerin seçildiği ve modellemelerin yapıldığı, süreç değişkenlerinin ölçüldüğü ve otomasyonun gerçekleştirildiği uygulama konularında olanlarına öncelik verilecektir. Bildirilerin termodinamikteki yeni kavramları ve kuramsal gelişmeleri içermesi arzulanmaktadır. Uygulama konularının termodinamik bilimi bakış açısıyla ele alınması beklenmektedir. SEMPOZYUM YÖNETİCİSİ |