SONUÇ BİLDİRİSİ
I. ENDÜSTRİ VE İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ KONGRESİ VE XII. ENDÜSTRİ VE İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ KURULTAYI SONUÇ BİLDİRİSİ
I. Endüstri ve İşletme Mühendisliği Kongresi ve XII. Endüstri ve İşletme Mühendisliği Kurultayı, TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) EİM MEDAK adına Adana Şube yürütücülüğünde 5-7 Aralık 2019 tarihlerinde Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisinde, meslektaşlarımız, hocalarımız, öğrencilerimiz, ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. “Akıllı Endüstriler ve Endüstri–İşletme Mühendisliğinin Geleceği” ana temasıyla toplanan kongre ve kurultaya 350 kişi katılmıştır. Etkinlik süresince dokuz panelde Türkiye ve dünyadaki Teknolojik Değişim (Endüstri 4.0 ve dijitalleşme vd. de içerecek şekilde) konusu ele alınmış ve altı oturumda 19 bildiri sunulmuştur.
Etkinliğimiz öncesinde Ankara, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Bursa, Eskişehir, Kayseri’de yerel; Adana, Mersin, Gaziantep ve Diyarbakır şubelerimizce bölgesel kurultaylar yapılmış, sonuçların ana kurultayımızda değerlendirilmesi ve sonraki çalışmalarla takip edilmesi için pek çok görüş ve öneri dile getirilmiştir. Yerel kurultay sonuç bildirileri etkinliğimizde değerlendirilmiş ve bu sonuç bildirimizin omurgasını oluşturmuştur.
Kurultay ve kongremizde dile getirilen görüşler aşağıda meslektaşlarımız ve kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. Teknoloji’de değişim ve atılımlar kaçınılmaz bir gelişmedir. Teknolojik değişimler ile sanayideki gelişmeler sürecinde Türkiye ve dünyadaki mevcut durumun analizi; endüstrideki uygulamalar; emek sürecine etkileri, üniversite-sanayi işbirliği ile gerçekleştirilen projeler etkinlikte detaylı olarak ele alınmıştır. Türkiye ve dünyada teknolojik değişim tüm boyutlarıyla değerlendirilmiş, sunduğu imkânlar ve riskler ortaya konularak, uluslararası rekabetin ana unsuru olduğu bu sürecin aynı zamanda toplumsal bir mücadele alanı olduğu ifade edilmiştir.
Birinci sanayi devrimi, üretimi su ve buhar gücü kullanımıyla mekanize etmiştir. İkinci sanayi devrimi, elektrik enerjisiyle kitle üretiminin yolunu açmış; üçüncüsü, elektronik ve enformasyon teknolojileri aracılığıyla üretimde otomasyonu gerçekleştirmiş; endüstriyel otomasyonla başlayan ve dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılarak evrilen süreç de siber fiziksel sistemlere dayanan dijitalleşmedir.
Dijitalleşmenin gündeme gelmesiyle birlikte birçok yeni kavram da hayatımıza girmiştir. Akıllı fabrikalar, 3 boyutlu yazıcılar, nesnelerin interneti (IoT), akıllı işletmeler, karanlık fabrikalar, artırılmış gerçeklik, yapay zekâ, siber-fiziksel sistemler, siber güvenlik, büyük veri, otonom robotlar, blok zincir, simülasyon, dijital ikiz, bulut bilişim sistemi, sistem entegrasyonu kavramları; kongre ve kurultayımız süresince üzerinde durulan başlıca konular olmuştur.
Endüstri 4.0 kavramı, bundan sekiz yıl önce, dünya imalat sanayiinin önde gelen ülkesi ve bu sayede en fazla cari fazla veren ekonomisi olan Almanya’da uluslararası rekabette ön almak için ortaya konulmuş teknolojik değişime verilen jenerik bir addır Bu rekabet alanında karşı cevaplar gecikmemiş ve Çin Made in China 2025, ABD Büyük Amerika, Japonya Toplum 5.0 projeksiyonları bu sürece dâhil olmuşlardır.
Son yılların popüler konusu olan bu dijitalleşme, akıllı üretim vb. konuların, beraberinde getirdiği yeni kuşak üretim araçları ile birlikte nasıl ve kimin yararına uygulanacağı gündemdedir ve bu noktada yeni mühendislik yöntemlerinin önem kazanacağı öngörülmektedir.
Teknolojik değişim, insanlar için monoton veya zor işlerin robotlara devredilmesi gibi çok ciddi fırsatlar sunmaktadır. İnsanlar için sakıncalı, tehlikeli işlerin robotlar tarafından yapılıyor olması insanların risk altında çalıştırılmaması, iş güvenliği vb. açılardan olumlu bir gelişme olarak bakılabilecekken, yalnızca emeğini satarak çalışan kesimin işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalması çok önemli bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmıştır.
Bütün dünyada gelir ve servet adaletsizliğinin arttığı, neoliberalizmin vahşi sömürü yöntemlerinin hâkim olduğu bir dönemde olduğumuz da bir gerçekliktir. Bizler için en önemli gösterge, üretimde emeğin payının giderek azalıyor olmasıdır. Bu oran gelişmiş ülkelerde % 54’e, gelişmekte olan ülkelerde ise % 53’ten % 50’ye kadar düşmüştür. Burada pek çok faktör etkili olmuştur. Sendikaların güç yitirmesi, sosyal güvenlik sisteminin erozyonu, küresel tedarik zincirlerinin emek gelirlerini aşağıya çekmesi ve tekelleşme sonucunda şirketlerin emeği ve ücretleri baskı altında tutması söz konusudur. Dijital dönüşüm ve “dijital ekonomi”den bu koşullarda söz edilmeye başlanmıştır.
Dijital ekonominin hammaddesi nedir sorusunun cevabı önemlidir. Sorunun cevabının ‘veri’ olduğu belirtilmektedir. Verinin, istenildiği zaman hiçbir maliyete katlanmadan çoğaltılıp paylaşılabilmesi mümkün iken piyasa koşullarında çok büyük maliyetlerle çoğaltımı ve paylaşımı söz konusu olmaktadır. Daha fazla veri sayesinde şirketler daha mükemmel makina öğrenme sistemlerini işletebilir duruma geliyorlar. Böylece, daha fazla kullanıcıya ulaşılması ve daha fazla veri elde edilmesi sağlanıyor.
Dijitalleşme ile yedi temel teknolojik değişim ve gelişme ifade edilmektedir:
• Blok zincir teknolojileri
• 3D baskı üretimi
• Nesnelerin interneti
• 5G teknolojisinin kullanımı
• Bulut hesaplama
• Otomasyon ve robotik
• Yapay zekâ ve veri analizi
Bu değişimler birbiriyle etkileşim halinde olup aynı zamanda bir diğerini etkileyen ve geliştiren faktörlerdir. Bilgiyi kâra dönüştürmek için ekonominin ana araçları “platformlar” olmuştur diyebiliriz. Böylece bir tür hammadde olan veriyi piyasa şartlarında kâra çevirme süreçleri de söz konusudur.
Bu süreçte gelişmekte olan ülkelerin bu yarışta geri kaldığını söyleyebiliriz. İmalat sanayiinin ürettiği mal ve ürünlerde artık Ar-Ge tasarım, bakım, markalaşma ve pazarlama faaliyetlerinin toplam fiyattaki ağırlığı artmaktadır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin payına düşen üretimdeki katma değer oranı düşmektedir.
Dijital dönüşüm sürecinde hangi becerilerin öne çıkacağı da önemli bir konudur. Bu kapsamda işletme ve endüstri mühendisleri kadar tüm mühendislik disiplinleri için de geçerli olabilecek beceriler olarak üç temel noktaya vurgu yapılmıştır.
- İleri bilişsel beceriler, kompleks problemleri çözebilme becerisi.
- Sosyo-davranışsal beceriler, takım çalışmasına yatkınlık; farklı insanların bilgi ve deneyimlerini sinerji yaratacak şekilde koordine edebilme becerisi.
- Beceri kombinasyonları, akıl yürütme, öz yeterlilik gibi fonksiyonları hayata geçirebilme.
Endüstri işletme mühendislerinin, eğitimleri ve bulundukları konumlar ve onlardan beklenenlerden hareketle yukarıda bahsi geçen üç ana başlıkla birlikte, teknolojik gelişmelere kolaylıkla adapte olabilecekleri söylenebilir.
Dijital dönüşümde tekrara dayalı, kodlamaya en uygun işler öncelikle ayıklanacaktır. Yapılan araştırmalara göre yerini tamamıyla dijital otomasyona bırakacak kişilerin % 14 oranında olduğu; % 32 sinin ise ciddi değişiklik göstererek kendini geliştireceği değerlendirilmektedir. Emeği ayıklayan gelişmelerle emeğin etkinliğini artıran gelişmelerin bu süreçte eşzamanlı olarak yaşanacağı anlaşılmaktadır. Dijitalleşmeyle önemi artan temel uygulamaların, endüstri işletme mühendislerince takip edilip, kendilerini geliştirecekleri alanlar olarak değerlendirmeleri gerektiği etkinlikte vurgulanmıştır. Teknoloji ve toplumdaki değişimi yakalamak, endüstri ve işletme mühendisleri ve tüm mühendislik disiplinlerinin en önemli görevi olacaktır. Hızla gelişen teknolojiyle birlikte insan yaşam süresinin uzaması, buna karşı ürün döngüsünün kısalması söz konusudur. Bu nedenle mühendislik eğitimi bu gelişmeleri içerecek şekilde düzenlenmelidir.
Endüstri Mühendislerinin Önemi Artacaktır
Etkinliğimizde Endüstri İşletme Mühendisliği mesleğinin, gelecekte önemi daha da artacak mesleklerden olduğu ifade edilmiştir. Meslektaşlarımızın geleceğin endüstrisinin tasarım ve üretim ortamlarının şekillenmesine katkı koyacağı gerçeğinden hareketle saha uygulamalarından edinilen tecrübeler ve bilişim sistemleri yardımıyla geleceğin fabrikaları hakkında yeni işlevler üstlenmeleri gündeme gelecektir.
Endüstri Mühendisliğinde fabrika yönetimi, işletme yönetimi gibi fiziksel sistemlerin ötesinde matematiksel modelleme yöntemleri daha da önem kazanacaktır.
Meslektaşlarımızın disiplinler arası çalışma becerisine sahip, dijitalleşmenin gereklilikleri olan donanım, yazılım ve sistem mühendisliği temellerine dayalı eğitim alması ve uygulamalarla mesleki gelişimlerini sağlamaları gerekmektedir. Otomasyon sistemlerini tanıyan, internet teknolojilerine hâkim, tasarım yapabilecek kadar donanımlı, veri tabanlarına ulaşabilen ve kullanabilen, sistem takibini yapabilecek ve hatta yeni bir sistemi kurabilecek donanıma sahip olmak bir zorunluluktur.
Yeni nesil üretim yönetiminde güvenlik, çeviklik, tedarik zincirine bağlılık, optimizasyon, sürdürülebilirlik ve yalın üretim anlayışı daha da önemli olacaktır. Öncelikle işletmelerde yalın üretim anlayışının oturtulması gerekliliği, yerel kurultaylarda öne çıkan en önemli konu olmuştur. Özellikle KOBİ’lerde kaizen çalışmalarının önemsenmesi ve nasıl yapılacağı üzerine MMO eğitimler, çalıştaylar, yarışmalar vb. etkinlikler düzenlemeli ve işletmelerle işbirliği geliştirmelidir.
Ayrıca endüstriyel dönüşümde endüstri işletme mühendislerinin, sistemin insan odaklı ve çevre ile uyumu optimum düzeyde değerlendirmesi gerektiği özel olarak vurgulanmıştır.
Hizmet sektöründe çalışacak endüstri mühendislerinin bilişim, enerji, sağlık, lojistik gibi nitelikli sektörlere ağırlık vermesi gerektiği ayrıca belirtilmiştir.
Eğitim
Bütün sanayi dönüşümlerinde olduğu gibi dijital dönüşüm de birçok mesleği etkileyecek, ortadan kaldıracak ve birçok yeni mesleği ortaya çıkaracaktır. Ancak günümüz Türkiye’sinde uygulanan eğitim politikaları nedeniyle, işgücü piyasasına katılan gençlerin yetkinlikleri ne yazık ki teknolojik gelişmelere ayak uydurmaktan ve yeni teknoloji üretmekten uzaktır. Yüksek teknoloji geliştirmeyen ve yalnızca kullanan genç nesillerin mevcut eğitim düzeyi ile Türkiye’nin, dünyanın bu yeni çalışma düzeninde kirli sanayi sahibi, diğer bir değişle Avrupa’nın çöplüğü olmaktan ileri gidemeyeceği açıktır. Teknolojiyi, üreticisi olan mühendisliklere yönelik bilimden uzak akıl dışı kararlarla, mühendislik eğitimi kalitesini yerlere düşürecek uygulamalarla Türkiye’nin bu dönüşüm sürecini kaçırması kaçınılmazdır.
Planlı kalkınma yaklaşımının benimsendiği, tam istihdam ve toplumsal refah odaklı üretken bir ekonomik model oluşturma çabasının olmadığı yerde, planlı eğitimden de bahsedilemez. Ülkemizdeki durum da böyledir.
Ülkemizdeki istihdam politikaları ve yaygın işsizlik de göstermektedir ki sanayinin işgücü gereksinimi ile eğitim-öğretim dengesi göz ardı edilmektedir. Herhangi bir ihtiyaç planlaması yapılmaksızın YÖK tarafından açılan yeni üniversitelerle ve plansızca artırılan üniversite kontenjanlarıyla mühendisler ordusu yaratılmaktadır. Bu konu daima gündemde tutulmalıdır.
Endüstri-İşletme Mühendisliği eğitimi, değişen ve gelişen teknolojilere uygun hale getirilmeli, üniversitelerdeki ilgili bölümlerin sayısı ve kontenjanları ülke ve ilgili sektör ihtiyaçları doğrultusunda planlı olarak yeniden ele alınmalıdır.
Gereğinden fazla kontenjan ile yaratılan sorunlar yanında, öğrenci sayısını artırmanın bir yöntemi olarak görülen, yeni türetilmiş bölümler açmanın da ne kadar doğru olduğu tartışmalıdır. Aslında uzmanlık konuları olarak kabul edilmesi gereken, ancak temel mühendislik lisans eğitimleri yanına alınarak türetilen yeni mühendislik bölümleri artık mezunlar vermektedir.
Müfredatları incelendiğinde açıkça görülecektir ki sadece bir kaç ders farkıyla içeriği doldurulamayan lisans bölümlerinin kapatılması konusu çok geç kalınmadan değerlendirilmelidir.
Mevcut müfredatlar uygulamalı ve proje geliştirme odaklı hale getirilmelidir.
Üniversitelerin eğitim programlarına endüstriyel dönüşüm ve toplumsal gereksinimleri içeren dersler dâhil edilmelidir. Eğitim programları gözden geçirilerek teknolojik gelişmeleri içerecek şekilde düzenlemeler yapılması önerilmektedir.
Endüstri Mühendisliğine Giriş ders kitaplarının içeriğinin dijitalleşmeye paralel gelişmelerle uygun olarak güncellenmesi gerekmektedir.
Üniversitelerin Endüstri-İşletme Mühendisliği bölümlerinde öğrenciler tarafından sanayide verimlilik artırma amacıyla sürdürülen proje çalışmalarının diğer meslek disiplinleri ile işbirliği içinde gerçekleştirilmesi akademisyenler tarafından desteklenmelidir.
Kurultay’da yapılan oturumlarda konuyla ilgili aşağıdaki görüşler de ifade edilmiştir:
1- Oda-Üniversite-Sanayi İşbirliği
- Endüstriyel uygulamaları tasarlayacak olan Endüstri Mühendislerinin bu dönüşüme hazır olması amacıyla, gerek uygulama gerekse eğitim içeriklerinin oluşturulmasında üniversite-oda-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi gerekmektedir.
- Üniversite-Sanayi ortaklığı ile dijital dönüşüm projelerinin yaygınlaştırılması ve bu projelerin devreye alınması için sanayiciler teşvik edilmelidir.
- Oda-Üniversite-Sanayi işbirliğinin etkin olarak oluşturulması için OSB’lerde Endüstri Mühendisliği temsilci istihdamı olmalıdır. Temsilciler, OSB’lerde çalışan endüstri mühendisleri ve çalıştıkları alanlarla ilgili bilgi havuzu oluşturmalı ve aşağıdaki konularda koordinasyon ve proje faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu olmalıdır.
- Mesleğin tanıtılması, dar bölgesel ve sektörel bakış açılarının ortadan kaldırılması için MMO ile işbirliği içinde çalıştaylar düzenlenmesi gerekmektedir.
- Endüstri Mühendislerine ilişkin veri havuzlarının oluşturulması için anket çalışmaları yapılmalıdır.
- Dijital dönüşüm sürecinde önceliklerin belirlenmesi ve sorunların çözümlenebilmesi için başta KOBİ’ler olmak üzere bilinçlendirme programları oluşturulmalıdır.
- Üniversitelerdeki müfredatların standartlaştırılması ve meslektaşlarımızın yeni iş fırsatlarına yönelmesi için Oda ve Üniversitelere veri sağlanmalı ve koordinasyon artırılmalıdır.
- Mesleğimizin niteliğinin korunması, kontenjan ve gereksinim fazlası mühendis mezun edilmemesi amacıyla sanayi gereksinim ve taleplerinin tespit edilmesi gereklidir. Bu konuda oda-sanayi-üniversite ortak çalışmalarının ne kadar uygulanabilir olacağı tartışmalı da olsa gerçekçi bir çalışma yapılmalıdır.
2- Endüstri İşletme Mühendisliği Meslek Dalı Komisyonları (MDK) ve Ana Komisyonu (MEDAK)
- Meslek Dalı Komisyonları (MDK), Odamızda Endüstri-İşletme Mühendisliği örgütlenmesinin yapı taşlarıdır. EİM MDK’lar ve MEDAK, mesleki sorunlar üzerine üyelerimizin çıkarlarını ön plana çıkaran; özel, tüzel ve resmi kurumlarda meslektaşlarımızın istihdam alanlarının artırılması için mevzuat oluşturma çalışmalarını daima gündemlerinde ve hep ön planda tutmalıdır.
- Endüstri mühendisliği yetki alanlarının genişletilmesi, mesleki ve toplumsal sorumluluk bilincinin geliştirilmesi, endüstri-işletme mühendislerinin çalışma alanlarında karşılaştıkları sorunların aşılmasına yönelik çalışmaların güçlendirilmesi gerekmektedir.
- Stratejik Planlama Uzmanlığı (SP) ve Yatırım Hizmetleri Yönetimi Uzmanlığı (YHY) gibi resmi hale gelmiş olan imza yetkilerinin kamusal alanda tanınırlığı ve uygulamadaki etkinliği artırılmalıdır.
- Yeni uzmanlık alanları üzerine (kalite, verimlilik vb.) çalışmalar yapılmalıdır.
- Endüstri Mühendislerinin aşağıda belirtilen alanlarda yetkilendirilmesi için MMO bünyesinde çalışma yapılması önerilmiştir:
- Bilgisayar Bütünleşik İmalat Sistemi Projelendirme
- Üretim Teknikleri Sertifikasyonu (Yalın üretimler, Endüstri 4.0)
- Kalite Sistemleri
- Kapasite Planlama
- Kurumsal Sürdürebilirlik Karnesi.
- Endüstri Mühendislerinin ücret koşullarının iyileştirilmesi için TMMOB’nin belirlediği Asgari Mühendis Ücretinin uygulanabilmesi için, daha önce yürürlükteki anlaşmayı tek taraflı iptal ettiğini açıklayan SGK ile görüşmeler sürdürülmelidir.
- Endüstri mühendislerinin örgütlülüğünün artırılması için Endüstri Mühendisliğine giriş dersleri kapsamında mezunlarla söyleşi ve ayrıca üniversitelerde çalıştay, forum, konferans vb. gerekli diğer etkinlikler yapılmalıdır.
- Sosyal medyayı etkin olarak kullanarak Endüstri Mühendisliği etkinlikleri ve duyuruları daha geniş bir kitleye ulaştırılmalıdır.
- Mühendis adayı öğrencilere TMMOB geleneği, Makina Mühendisleri Odası bakış açısı, öğrenci üyelik ve örgütlü yapı gerekliliğinin önemi aktarılmalıdır.
Son söz yerine
Özünde bir toplumsal ilişkiyi temsil eden sermaye egemenliği ve teknolojik gelişmenin bugünkü kapitalist tahakküm altındaki biçimlenişi dikkate alındığında dünyada adeta dibe doğru bir yarışı, diğer bir ifadeyle çöküş sürecini ortaya koymaktadır. Günümüz kapitalizmi koşullarında gerçekleşen teknolojik gelişme özgürleştirici potansiyel barındırmakla beraber, bugün tüm çalışanlara denetim ve kuralların ortadan kaldırıldığı, düşük ücret ve soysal haklardan yoksun bir çalışma yaşamı dayatmaktadır. Teknolojik atılımların sunduğu özgürleştirici potansiyel ancak yeni kolektif mülkiyet biçimleriyle ortaya çıkacak olup artan işsizlik tehdidine ve sermayenin emek üzerindeki egemenliğine ancak bu şekilde karşı durulabilir. Özetle teknoloji önemli bir toplumsal mücadele alanıdır.
Demokrasi ve kalkınma, bütünleşik ve birbirini geliştiren olgulardır. MMO’nun geleneksel antiemperyalist, demokrat, kamucu-toplumcu, halktan ve emekten yana çizgisi doğrultusunda, planlı kalkınma ve sanayileşme amacı yanında, özgürlükçü, demokratik, barış içinde bir arada yaşamı esas alan başka bir Türkiye ve başka bir dünya mümkündür diyerek Endüstri İşletme Mühendisliği Kongre ve Kurultayımızın sonuç bildirisini kamuoyuna sunarız.
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLER ODASI