TMMOB 47. DÖNEM I. DANIŞMA KURULU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB 47. Dönem I. Danışma Kurulu Toplantısı, 4 Mart 2023 tarihinde " Bilgilendirme ve Genel Durum Değerlendirmesi; 06 Şubat 2023 Depremleri ve Yapılması Gerekenler" gündemleri ile çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

480'in üzerinde Danışma Kurulu Üyesi'nin katılımıyla gerçekleştirilen TMMOB 47. Dönem I. Danışma Kurulu Toplantısında, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın açılış konuşması ve TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül'ün gerçekleştirdiği bilgilendirmenin ardından danışma kurulu üyeleri söz aldı.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın VI. Danışma Kurulu'nda yaptığı konuşma ise şöyle;

"Sayın Başkanlarım,

Sayın Onur ve Denetleme Kurulları Üyeleri,

Birlik ve Odalarımızın Sayın Yöneticileri,

Değerli Meslektaşlarım,

Birliğimizin 47. Çalışma döneminin ilk Danışma Kurulu toplantısına hepiniz hoş geldiniz. TMMOB Yönetim Kurulu adına hepinizi dostlukla selamlıyorum.

Hepimizin başı sağ olsun, hepimize geçmiş olsun.

Çok büyük bir felaket yaşadık. 6 Şubat’ta kısa bir arayla yaşanan depremler sonucu 15 milyondan fazla kişinin yaşadığı 11 ilimizde çok büyük bir yıkım yaşandı.

Hepimiz tarifi imkansız bir acı yaşıyoruz.

Resmi rakamlara göre hayatını kaybedenlerin sayısı 45 bini aştı. Kayıpların toplam sayısı henüz tespit edilebilmiş değil.

Aralarında çok sayıda meslektaşımızın ve üyemizin de olduğu hayatını kaybeden herkesin yakınlarına, sevenlerine sabır diliyorum.

Bu Danışma Kurulumuzu yüz yüze yapmayı planlamıştık ama hem Danışma Kurulu üyelerimizin bir kısmı bölgedeki yardım ve hasar tespit çalışmalarında bulunduğu için, hem de Ankara’daki konaklama yerlerinin önemli bir bölümü depremzedelere tahsis edildiği için Danışma Kurulumuzu online olarak toplamayı uygun bulduk.

Değerli arkadaşlar,

Yaşanan can kaybı ve yıkım göz önünde bulundurulduğunda ülke tarihimizin en büyük afetiyle yüz yüze olduğumuz gerçeğiyle karşı karşıyayız.

TMMOB ve odalar olarak 6 Şubat sabahından itibaren, iletişim olanaklarının kısıtlı olduğu afet bölgesindeki durumun tespit edilebilmesi için büyük bir seferberlik içine girdik.

Bölgedeki il koordinasyon kurulu sekreterlerimize ulaştık.

Günün daha ilk saatlerinde bölgedeki durumun medyanın ve hükümetin yansıttığından çok daha korkutucu boyutlarda olduğunu anlamıştık.

Hızlıca merkezi bir kriz masası oluşturduk.

Bölgedeki il koordinasyon kurulu sekreterlerimizin illerde oluşturulan kriz masalarına dahil olması için yönlendirmede bulunduk.

Özellikle arama-kurtarma deneyimi ve sertifikası olan üyelerimizin hızlıca bölgeye intikal ettirilmesi için tüm üyelerimize çağrıda bulunduk.

Afet bölgesi dışındaki illerimizdeki İKK’larımız aracılığıyla battaniye, yiyecek, hijyen malzemeleri toplayarak bölgeye gönderilmesi için yardım organizasyonları başlattık.

Aynı günün öğlen saatlerinde Oda başkanlarımız ve yürütme kurulu üyelerimizle bir araya gelerek yapılacaklar konusunda görüş alışverişinde bulunduk.

Bölgedeki durumun yerinde incelemesi, ihtiyaçların saptaması ve TMMOB örgütlülüğünün organizasyonunun sağlanması için TMMOB 2. Başkanımız, Yürütme Kurulu üyelerimiz ve Oda başkanlarımızdan oluşan heyetlerimiz bölge illerine gönderildi.

Bu arkadaşlarımız bölgedeki yerel yöneticiler ve kurumlarla toplantılar düzenlediler.

 İl Koordinasyon Kurulu üyelerimizle bir araya geldiler.

Bölgedeki arkadaşlarımız bir yandan mesleki bilgi ve birikimimizi en doğru ve faydalı biçimde kullanabilmek, diğer yandan da bölgeye gönderilen yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılabilmesi için çok yoğun bir çaba harcadı.

Arkadaşlarımızın gözlemleri ve tespitleriyle bölgeye ilişkin ön değerlendirme raporu oluşturarak 8 şubatta yayınladık.

Her odamız kendi uzmanlık alanına ilişkin raporlarını bu süreç içerisinde yayınladı.

Bu süre zarfında DİSK, KESK, TTB ile bölgedeki durum ilişkin gözlemlerimiz ve yardım faaliyetlerinin koordinasyonu hakkında görüş alışverişinde bulunduk.

Türkiye Barolar Birliği ile deprem öncesinde ve sonrasında yaşanan sorunları tespit etmek, gerekli durumlarda sorunların çözümü için müdahil olmak ve bundan sonra yaşanabilecek felaketlere ilişkin politika oluşturulmasını sağlamak üzere bir Koordinasyon Kurulu oluşturduk.

İlk birkaç günde Türkiye’nin farklı illerindeki koordinasyon kurullarımız aracılığıyla 50’den fazla tır dolusu ihtiyaç malzemesini 10 ilimize ve ilçe merkezlerimize ulaştırdık.

Bu yardımlar il koordinasyon kurullarımızın da içinde olduğu kriz merkezleri tarafından ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.

Teoman Öztürk Sosyal Tesisinde boşalan odalarımızı bölgeden gelen üyelerimizin kullanımına açtık.

İlk hafta içerisinde bölgede TMMOB’ye ait koordinasyon ve yardım merkezleri oluşturduk.

Odalarımızın çağrısı ve katkısıyla geçtiğimiz 4 hafta boyunca yüzlerce meslektaşımız buralardaki çalışmalara katılarak oradaki yardım faaliyetlerine destek verdiler.

Bunun yanı sıra her odamız kendi uzmanlık alanları dahilinde bölgedeki çalışmalara katkı vermeye devam ediyor.

1 aydır gecesini gündüzüne katarak halkın yaralarına merhem olmaya çalışan tüm TMMOB camiasına, tüm meslektaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum.

Önümüzdeki Çarşamba günü oda başkanlarımızdan ve yönetim kurulu üyelerimizden oluşan bir heyet olarak bir kez daha bölgeye gideceğiz.

Hem deprem bölgesindeki son durumu gözlemleyeceğiz hem de bölgedeki İKK’lar ve yerel yöneticilerle istişarelerde bulunacağız.

Değerli Arkadaşlar,

Birlik olarak çok uzun yıllardır ülkemizin depreme hazırlık konusunda yapması gereken hazırlıkları yapmadığını, binalarımızı ve şehirlerimizi depreme hazırlamak konusunda adımlar atmadığını, sağlıklı bir afet yönetimi politikasının oluşturulmadığını her defasında dile getiriyoruz.

Bu sözlerimiz ne yazık ki hem siyasal iktidar, hem yerel yönetimler hem de daha acısı toplum tarafından sürekli göz ardı ediliyordu.

Yaşadığımız bu afet, maalesef uyarılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi.

Şehirlerimizin ve binalarımızın depreme hazır olmaması, devletin sağlıklı işleyen bir afet-acil durum yönetimi planı olmaması yaşanan afeti toplumsal bir trajediye dönüştürdü.

Arama kurtarma faaliyetleri hiçbir biçimde organize edilemedi. ,,

Yıkılan on binlerce binanın enkazı altında kalan yüzbinlerce kişiye günlerce ulaşılamadı.

Milyonlarca depremzede zorlu kış şartlarında kendi çabalarıyla hayatta kalmaya, enkaz altındaki yakınlarını çıkarmaya, ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı.

Bugüne kadar yaşanan her felakette afetle mücadeleyi bir güç gösterisine çeviren, devlet kurumlarının müdahalesini parti reklamına dönüştüren, insanların acısını halkla ilişkiler kampanyası haline getiren iktidarın bu depremde de aynı tavrını sürdürmesi afetin sonuçlarını büyüttü.

Tek adam rejiminin her şeyi kendi başına yapabileceğine ilişkin kibrinin ne büyük bir kaosa ve ne kadar acı sonuçlara yol açabileceğini hep birlikte deneyimledik.

Liyakatsiz atamaların ve partizanca kadrolaşmaların yüzlerce yıllık kurumları nasıl işleyemez hale getirdiğini hep birlikte gördük.

Hepsinden de öte, neoliberalizmin ranta dayalı yönetim anlayışının, her şeyi paraya dönüştürmeye çalışan holdingleşme dürtüsünün insanlığın temel değerleriyle hiçbir biçimde uzlaşmadığını gördük.

155 yıllık Kızılay’ın, milyonlarca afetzede aç-açıkta beklerken onlara çadır sağlamak yerine, şirketlere, yardım kuruluşlarına parayla çadır, konserve, giysi sattığını öğrendik.

Onlar adına biz utandık Kızılay’ın düştüğü bu duruma.

Değerli Arkadaşlar,

Afetle mücadele konusunda büyük bir başarısızlık yaşayan, bu başarısızlığı nedeniyle binlerce kişinin hayatını yitirmesine neden olan Tek adam rejimi, her zaman olduğu gibi, ilk günden itibaren toplumsal algıyı yönetimi ile sorumluluğu üzerinden atmak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Depremin ilk günlerinde yaşanan yıkımın büyüklüğünü toplumdan saklamaya, her şeyin kontrol altında olduğu imajını yaratmaya çalıştı.

Bu tutmayınca, afete müdahale konusunda devlet güçlerinin eksiklik ve yanlışları ortaya çıkınca da “asrın felaketi” sloganıyla felaketin baş edilmesi mümkün olmayan boyutlarda olduğu algısını yerleştirmeye yaratmaya çalıştı.

Her kriz döneminde olduğu gibi bir kez daha toplumsal bölünmüşlüğü kendilerine siper ederek belirli kesimleri hedef gösterdiler.

AHBAP, BABALATV gibi organizasyonlar, sosyal medya fenomenleri, muhalif basın kuruluşları, muhalefet partisi belediyeleri, hatta yardım faaliyetlerine katılanlar bile iktidarın ve yandaş kesimlerin hedefi haline getirildi.

Birliğimiz de iktidar yandaşlarının mesnetsiz suçlamalarının hedeflerinden birisi oldu.

Suçunu bastırmaya çalışanların telaşıyla gerçekle ilgisi olmayan pek çok iftira atıldı.

Hatırlayacaksınız ilk söyledikleri yalan binaların yapı denetim ve kontrollerinden TMMOB ve ilgili odaların sorumluluğu olduğu, çürük binaların yapımına sessiz kaldığımız iddiasını yaygınlaştırdılar.

TMMOB’nin denetim yetkilerini ortadan kaldırmak için defalarca kanun değişikliği yaptıklarını yüzlerine vurunca bu yalanı sürdüremediler.

Hemen sonrasında, çok daha büyük bir gürültüyle TMMOB’nin kentsel dönüşüm projelerine engel olduğu için kentlerin depreme dayanıklı hale getirilemediği yalanını söylediler.

Tüm gazetelerde, bizzat benim fotoğraflarımı da kullanarak karşı çıktığımız projeleri listelediler.

Aslında bunun da büyük bir yalan olduğunu kendileri de biliyorlar. Bizler yapmış olduğumuz tüm açıklamalarda ve raporlarımızda eğer amacına uygun olarak kullanılırsa kentsel dönüşümün afetlerle mücadele konusunda en etkili araçlardan biri olduğunun sürekli altını çiziyoruz.

Bizim yıllardır kentsel dönüşüm projelerine en büyük itirazımız, bu projelerin kentlerde afet riskini azaltmak yerine, rant amaçlı lüks yapılar yaratmak için kullanılmasıdır.

Kent parçalarının, “kentsel dönüşüm” adı altında, içinde yaşayanlardan bağımsız, yeni imar hakları verilerek sermaye çevrelerine pazarlanmasıdır.

Buralara lüks konut alanları, alışveriş merkezleri inşa edilmesidir. Kentleri bir arada tutan unsurların ve ortak kullanım alanlarının ortadan kaldırılmasıdır.

Riskli yapıların dönüştürülmesi için önemli fırsatlar sunan, kentsel dönüşüm uygulamalarının riskli bölgelerden değil de kentsel rantın en yüksek olduğu bölgelerden başlatılmasıdır. Tabi ki saldırılar sonrası bütün bu gerçeklikleri bir kez daha kamuoyuyla paylaştık.

Sevgili Arkadaşlar,

Yandaş gazetelerin kentsel dönüşüm konusundaki iştahlı haberlerini nedeni kısa sürede ortaya çıktı.

Daha enkazlar bile kaldırılmadan Erdoğan yıkılan kentlerin yenilenmesi için projelerin imzalandığını açıkladı.

Meğer daha insanlar sevdiklerinin cenazelerini enkazdan alamadan hangi şehrin hangi firma tarafından yapılacağı bile belirlenmiş. Kentler şirketlere parsel parsel satılmış.

TMMOB olarak bu sürecin de takipçisi olacağız.

Koca bir coğrafyanın topoğrafyasını değiştiren bir doğa olayı yaşandıktan sonra hiçbir bilimsel, teknik çalışma yapılmadan, şehircilik, mimarlık ve mühendislik ilkeleri gözetilmeden, envanter çalışmaları ve risk analizleri yapılmadan bir oldu bitti yaratılmasına karşı mücadelemizi büyüteceğiz.

Biz yıllardır toplumun ortak çıkarını savunmayı, bilimsel-teknik doğruların ışığında ilerlemeyi kendimize ilke edinmiş bir örgütüz, bundan sonra da bu doğrultuda yürümeye devam edeceğiz.

Depremin yarattığı yıkımın iktidarın yeni rant politikalarına ve yandaş sermaye kesimlerine servet aktarımı sürecine dönüştürmesine kayıtsız kalmayacağız.

Bu konuda bir yandan odalarımız ve il koordinasyon kurullarımız aracılığıyla sürece müdahil olurken, diğer yandan da bu konuda bir toplumsal karşı çıkış oluşturmak için kamuoyu çalışmaları yürüteceğiz

Hatırlarsanız 1999 depremi ülkenin depreme yaklaşımı ve yapı güvenliği konusuna bakışı konusunda önemli bir kırılma noktası olmuştu.

BU duyarlılık yapı denetimi ve güvenliği konularında o güne kadar dile getirdiğimiz pek çok konunun gündeme alınmasına vesile olmuştu.

Bu deprem de toplumda önemli bir etki ve duyarlılık yarattı.

Bu duyarlılığın AKP tarafından sönümlendirilmesine, TOKİ projelerine indirgenmesine izin veremeyiz.

Yapı denetim konusundaki itirazlarımızı ve taleplerimizi, Afet ve Risk Yönetimi Konusundaki önerilerimizi, kentleşme ve planlama konularındaki yaklaşımlarımızı eskisinden çok daha gür biçimde anlatmamız, toplumsallaştırmamız gerekiyor.

Bu konularda yasal düzenlemeler yapılması için baskı oluşturmamız gerekiyor.

Belediyeler kendi sorumluluk alanları dahilinde yapı güvenliği ve depreme hazırlık çalışmalarına hız vermeye başladılar.

Bazı belediyeler odalarımızla protokoller imzalamaya başladılar.

Bu ve benzeri çalışmalarımızı ve girişimlerimizi arttırmamız gerekiyor.

Değerli Arkadaşlar,

Erdoğan’ın yıkılan kentlerin yeniden yapılması konusundaki tüm açıklamaları bu sürecin seçim propagandasının merkezinde yer alacağını gösteriyor.

Geçmiş dönemdeki afetler sonrasında inşa edilen yeni konut alanları AKP’nin ve Erdoğan’ın tüm sosyal medya hesaplarından paylaşılıyor.

Yaşanan afet sonucunda oluşan yıkımı ortadan kaldırmak ve yeni kentler yaratmak üzerine kurulmuş seçim stratejisi AKP’nin bugüne kadar yapmaya çalıştığı krizin konuşulmadığı, insanların rahatsızlıklarını dile getirmediği, adayların kimliğine indirgenmiş seçim stratejisini de destekliyor.

Oysa 1 yılda şehirler kurulamayacağı gibi, halkın sorunları konuşulmadan seçim de olmaz.

Bu nedenle önümüzdeki seçim sürecinin halka hayal satan süslü inşaat projelerinin değil, halkın ekonomik, sosyal sorunlarının konuşulduğu, ülkedeki eşitlik, özgürlük, adalet krizinin konuşulduğu bir süreç olarak örgütlememiz gerekiyor.

TMMOB olarak bizler bugüne kadar hiçbir zaman karnından konuşan, sözlerini esirgeyen bir örgüt olmadık.

Ülkenin önemli tarihsel dönemeçlerinden halkın ortak çıkarı için en doğru gördüğümüz tavır neyse en gür biçimde bu tavrımızı dile getirdik.

Yargı organlarını siyasal iktidarın güdümüne sokan 2010 Anayasa Değişikliği Referandumunda da, tek adam rejimini inşa eden 2017’deki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Referandumunda da, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de tavrımızı açık biçimde demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, demokratik hak ve özgürlüklerden yana koyduk.

Bu seçimlerde de sözümüzü esirgemeden konuşacağız.

Cumhuriyetin yüzüncü yılında, ülkemizi bitmeyen krizlere sürükleyen tek adam rejiminin geleceğimizi elimizden alma çabasına karşı, Cumhuriyetimizi eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, laik temeller üzerinde yeniden inşa edebilme umudu için oy vereceğiz.

Toplumumuzu kuşatan karanlığa karşı aydınlıktan, savaşa karşı barıştan, dinci gericiliğe karşı laiklikten, faşizme karşı özgürlüklerden, ırkçılığa karşı eşitlikten, linç kültürüne karşı bir arada yaşamdan, rant ve sömürüye karşı emekten, yağma düzenine karşı kamusallıktan, emperyalizme karşı bağımsızlıktan yana bir ülke için oy vereceğiz.

Ülkemizin güzel geleceği, umutlu yarınlarımız için oy vereceğiz!

Değerli arkadaşlar,

Bildiğiniz gibi TMMOB olarak yıllardan beri seçim dönemlerinde seçim bildirgesi hazırlayarak ülkemizin temel meseleler hakkındaki görüşlerimizi dile getiririz.

Bu seçimlerde de benzer bir çalışma yaptık.

Deprem pek çok şeyi değiştirdiği için o çalışmada bazı güncellemeler yapma ihtiyacımız oluştu.

O güncellemeleri yaparak seçim tarihi belli olur olmaz görüşlerimizi üyelerimizle ve kamuoyuyla paylaşacağız.

Ama bizim sorumluluğumuz bununla sınırlı değil. Bu seçimler aynı zamanda milletvekili genel seçimleri.

Hangi partiden olursa olsun illerdeki milletvekili adayları ile bu görüşlerimizi paylaşmamız, bizim yaklaşımlarımızı anlatmamız gerekiyor.

Bu süreçlerin takipçisi olduğumuzu hissettirmemiz gerekiyor.

Ve elbette her seçim döneminde olduğu gibi bu seçimde de seçim ve sandık güvenliğinin sağlanması konusunda üyelerimizi sorumluluk almaya davet etmemiz gerekiyor.

Cumhuriyetin yüzüncü yılında Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimlerinden birini yaşayacağız.

Bu öneme uygun bir sorumluluk almamız, tüm üyelerimizi seferber etmemiz gerekiyor. Bu ülke aydınlığa çıkacaksa, bu bizim çabalarımızla olacak. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.

Hepinizi en dostane duygularımla selamlıyorum.

Çalışmalarımızda hepimize başarılar diliyorum. Bir sonraki danışma kurulumuzu çok daha güzel günlerde, yüz yüze yapmayı dört gözle bekliyorum.

Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü,

Yaşasın Mücadelemiz!"